Ankara Sinemaları- Bir İmtihan Meselesi

Haftasonu NTVMSNBC'de "Filmler artıyor, salonlar kapanıyor" başlıklı bir haber okudum. (Tıklayın)

Haberde kapanan sinema salonlarına bakınca, kapanmalarına hiç de üzülmediğimi anladım! Ankara'da kapısına kilit vuran salonlar şunlarmış:

1- Ankara Batı
2- Ankara Cinemagic
3- Ankara Derya
4- Ankara Mithatpaşa
5- Ankara On
6- Ankara Ankapol
7- Ankara Nergiz

Derya ve Nergiz salonlarına daha önce hiç gitmemiştim, fakat diğerlerinin rezilliğini çok yakınen biliyorum! Ankara Batı sinemasında Ezel Akay'ın bir filmini izlemiştim, sanırım 2005 ya da 2006 idi. Salonun ortasında kocaman bir kolon vardı ve bu kolon yüzünden filmin %40 lık bölümünü izleyememiş, dolayısıyla filmin o tarafında neler olmuş anlayamamıştım! Cinemagic havasızlığı ile nam salmış bir sinemaydı. Mithatpaşa'nın yeri güzel olmasına rağmen müthiş rahatsız koltukları ve anormal küçük perdeleri vardı. On sinemasını hatırlayamıyorum bile. Ankapol'de ise dönemin meşhur filmi "Babam ve Oğlum"u izlemiştim. İnanılmaz dar koltuklar arasında korkunç bir kalabalık eşliğinde. Sanki sinemaya değil de daha çok Çağan Irmak'ın sünnet düğününe gitmiş gibiydik! Çok acayip bir gündü o gün.

Bu sinemaların tamamının tek bir ortak özelliği var, gidenin bir kez daha gitmemesi! Dolayısıyla Ankara'da bir şekilde sinema ile ilgisi olan insanların tamamının tecrübe ettiği bir deneyimden sonra sinemanın yaşaması için herhangi bir sebep kalmadı. Adeta bir film gibi, gören gitti ve salonlar boş kaldı. Sektöre yeni giren salonlarla birlikte önce bu salonlar da bilet fiyatlarını arttırdılar, fakat aynı kaliteyi sunamadıkları için her gelenden okkalı küfürler yediler! Sonradan fiyat kırsalar bile izleyici bir kaç lira daha fazla ödeyip, daha büyük keyif alacağı salonları tercih etmeye başlayınca bu kadim sinemalar da kapılarına kilit vurmaya başladılar.

Peki bu salonlar kapandı diye ah, vah mı ettik? Hayır! 2 yıl önceye kadar Ankara'da ne CEPA vardı, ne Panora. Antares yoktu, Mina Sera yoktu. Bu alışveriş merkezleri açıldıktan sonra içlerindeki sinema salonları da oldukça talep edilmeye başlandı. Hiç şüphesiz bu salonların büyük alışveriş merkezleri içinde açılmalarının avantajları var. Fakat bundan daha önemlisi, özellikle Panora'daki Cinebonus'un, Cepa'daki AFM'nin falan bir sinema salonundan çok daha fazlasını vaadetmeleridir.

Kalite maziyi kovar. Zamanın ruhunu yakalayamadığınızda insanlar sizi çok kolay bir şekilde aldatırlar. Zaten bu aldatış mantıklı bir aldatıştır, sadece biraz acımasızdır. Yakında kapanacağını düşündüğüm Kızılırmak sinemasını ne kadar çok sevsem de artık ya kalitesini arttırmasını ya da bu piyasadan çekilmesini istiyorum. Burada acıma yok, ya- ya durumu var. Ya para harcayın, ya da para harcamadan para kazanmayı beklemeyin! Yeni konseptler yaratın, farklı tarzlar deneyin. Sinema yalnızca film izlenecek yer değildir belki de, başka şeyler vaadedin.

Ankara'da film izlemek için tercih ettiğim salonları yazıp yazıyı bitireyim. Öncelikle bir çok gencin kitle haline gelip aktığı AnkaMall'deki sinema tam bir rezilliktir! O salonlarda ve koltuklarda değil film, horoz dövüşü bile izlenmez. Hele hele neredeyse sinemaya giden her 3 kişiden 1'inin başına gelen filmin donması, görüntünün gitmesi, sesin işitilememesi gibi abuk sabuk olaylar da yaşanıyor orada. Sadece benim başıma 2 kez geldi, toplamda da 4 kez falan gitmişimdir. Ortalama hiç fena değil!

Benim film izlemek için tercih ettiğim ilk yer Büyülü Fener Kızılay'ın 1 ve 2 numaralı salonları. Büyük, rahat ve kitlesi itibariyle eğlenceli. Çoğu lise ve üniversiteli gençliğin geldiği kitle tam bir sinema meraklısı. Alışveriş merkezlerinin tüketim çılgını, seksapalite pazarlamacısı tikkyleri ve onların sanattan anlamayan çoğu bilinçsiz milliyetçi hödük sevgililerine takılmadan kendinizi gerçek bir sinema salonunda hissedeceğiniz yegane yer orasıdır. Kızılay'da olması da müthiş bir avantaj.

İkinci sıraya Panora yerleşiyor. İnanılmaz yatırım yapılmış. Salonlar çok iyi, ses sistemi harika. Ve genel olarak tenha. Yani filmi izlerken keyif alabileceğiniz arkadaşlar yok çevrenizde fakat bunun yanında o can sıkıcı kitle de salona uğramıyor. Kendi kendinize film izlemek için çok iyi bir yer. (Ya da yiyişmek için!)

3. sıraya CEPA- AFM oturur. Panora'ya çok yakın kalitede, ve ODTÜ- Bilkent- Hacettepe yolu üzerinde olması hasebiyle oldukça genç bir kitleye hitap ediyor. Ayrıca alışveriş merkezi çok güzel, her şeyi bulabiliyorsunuz.

Sıralamaya devam etmeyeceğim. Fakat en kötüleri de sıralayabilirim pekala.
Ankara'nın en kötü sineması Kızılırmak'tır. Evinizde televizyon izlemenizin orada film izlemekten inanın daha konforlu olduğuna bahse girerim! Sinema dökülüyor ve buna dur diyen hiç kimse yok. Yazık.

Ankara'nın en kötü ikinci sineması Kızılay Metropol'dür. Anormal küçük salonları, nanoküçük perdeleri, sinema keyfinin -çok affedersiniz- içine nasıl sıçıldığının adeta göstergeleri. Ses sistemi o kadar kötü ki, kimi zaman iki yanınızda oturanın midesinden gelen sesleri duyabiliyorken, kimi zaman kendi sesinizi bile duyamayacağınız bir hale dönüşüyor! Bu dengesizliği neye borçlular bilmiyorum!

Ankara'nın en kötü sinemaları listesinin 3.lüğüne Armada, AnkaMall ya da Ata On Tower oturur. Bu konuda yarış halindeler. Ata On Tower bir adım önde. Fakat AnkaMall ile Armada da Ata On Tower'ın peşini bırakmıyor. Böyle devam etmelerini tembihliyorum onlara!

Kısacası eğer Ankara'da film izlemek istiyorsanız bunun en kolay ve en güzel yanı Büyülü Fener sinemasıdır. Panora ve Cepa lokasyonları nedeniyle handikaplılar. Antares de öyle. Fakat kalitelerine diyecek yok. Eylül ayında açılacak Kentpark'ın da benzer bir konseptte olacağını tahmin etmek zor değil. Vialife ve Gordion'da sinema olacak mı bilmiyorum. Fakat olursa onların da kalitesi su götürmez diye düşünüyorum. (Tabi Gordion daha çok Eskişehir'de sayılır!) Neticede yeni açılacak salonlar son 3'ün canından can, kanından kan götürecek, bu çok net. Hepsine şimdiden hayırlı olsun ve başınız sağolsun demek isterim!

Yorumlar

  1. Batı Sineması' ndaki küf kokusunu unutmuşsun Mustafaa, o ne kokudur öle...

    YanıtlaSil
  2. çok eğlenceli yazı olmuş.. öperim..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği Üzerine

1946'nın Sopalı Seçimleri vs. Örtülü Ödenekli 2015 Seçimleri - 1

Butimar’ın Boz Kanatları